Multimedya

Dünyanın En Sinir Bozucu Sesleri

Bu sorunun cevabı genellikle klişe haline gelen “kara tahtayı kazıyan tırnaklar” olarak bilinir. Fakat nörolojiyle ilgilenen bir grup bilim adamı insan beynini en çok etkileyen ve rahatsız eden sesleri belirlemek amacıyla bazı testler yapmaya karar vermişler. Bu testler sonucunda da kara tahta üzerinde gezinen tırnakların aslında bu listede ne ilk ne de ikinci sırada olamadığını keşfetmişler.

Journal of Neuroscience’ın geçtiğimiz haftaki sayısında yayınlanan araştırmaya göre 16 katılımcı bir MRI cihazına bağlanmış ve 74 farklı ses dinletilerek onları en çok rahatsız edenleri oylamaları istenmiş. Oylama sonuçlandığında en sinir bozucu seslerin listesi şu şekilde belirlenmiş;

Cam Şişe Üzerinde Bıcak Sesi

Cam Şişe Üzerinde Çatal Sesi

Tahta Üzerinde Tebeşir Sesi

Kara Tahtayı Kazıyan Tırnaklar

Katılımcılara bunların dışında daha sakin sesler de dinletilmiş. Oylama sonucunda en az sinir bozucu olarak belirlenen sesler aşağıdaki gibi olmuş;

1. Alkış

2. Gülen bir bebek

3. Gök gürültüsü

4. Su akıntısı

Araştırma sadece bu kadarla kalmamış ve bu oylamalar sonucunda çok daha ilginç bir şey keşfedilmiş. Katılımcılar bu sesleri duyduklarında beyinlerindeki belirli bölgelerin daha aktif hale geldiği görülmüş. MRI taramaları sonucunda duyduğumuz sesleri işleyen işitme korteksi boyunca amigdaladaki (beynimizde duygularımızın oluşmasında rol oynayan bölge) aktivite, duyulan sesin rahatsız edici etkisiyle doğru orantılı olarak artış göstermiş.

Gruptaki bilim adamları işitme korteksinden gelen ses sinyallerine maruz kalan amigdalanın 2000Hz ve 5000Hz frekansları arasında en yüksek aktivite seviyesine çıktığını görmüşler.

Amigdaladaki aktivitenin sinir bozucu sesler sonucunda artış gösterdiği açıkça görülüyor.

Peki amigdala neden özellikle bu frekanslar arasında aktif hale geliyor? İngiltere’de Newcastle Üniversitesi’nden araştırmayı yöneten bilim adamı Sukhbinder Kumar bunun çok ilkel bir tetikleme mekanizmasından kaynaklanabileceğini düşünüyor ve ekliyor. “Kulaklarımızın bu frekans aralığındaki hassasiyeti doğamız gereği rahatsız edici bulduğumuz çığlık seslerinin de bu frekans aralığında olmasından kaynaklanıyor olabilir”.

Daha önceleri yapılan araştırmalarda bilim adamları, yüksek frekanstaki bu seslerin bize rahatsız edici gelmesinin nedenini primat akrabalarımız şempanzelere bağlıyorlardı. Onlara göre bu sesler şempanzelerin acil bir durum sezdiklerinde attıkları çığlıklarla akustik olarak benzeşmekteydi. Ve biz kalıtsal eğilimlerimizin devamı sonucunda bu frekanstaki sesleri her duyduğumuzda avımızdan kaçma ve hayatta kalma içgüdüsüyle böyle bir tepki veriyoruz. Bunun yanında teorik olarak bu düşünce bir yerde tıkanıyor, o da kara tahta üzerindeki tırnakların vahşi avcılarla aslında hiç bir ilgisinin olmaması.

Daha yeni araştırmalarla birlikte yukarıda bahsettiğimiz bu teorinin doğru olma olasılığı da git gide azalıyor. Saguinus oedipus da denilen ipek maymunları ile yapılan bir deneyde hem yüksek frekanstaki seslerin hem de beyaz gürültü dediğimiz düşük frekanstaki bir sesin dinletildiği maymunlardaki davranış değişimlerinin her iki durumda da aynı olduğu görülmüş. Daha önce bahsettiğimiz gibi bu eğilim insanlarda açık bir şekilde farklı olarak gelişmişti.

Tüm bunlardan farklı ve basit olan bir hipotez daha var. Bazı bilim adamlarına göre insan kulağının fizyolojik yapısı belirli frekanstaki sesleri bize fiziksel ağrı verebileceği bir noktaya kadar yükseltme özelliğine sahip. Bu ağrı tabi ki ilk aşamada hissedemeyeceğimiz şiddette olmasına rağmen sürekli maruz kalındığında farkında olmasak da etkilenebileceğimiz cinsten. Eğer bu düşünce doğru ise belki de bu seslerin neden olduğu kronik ağrı bizim onları otomatik olarak sinir bozucu sesler kategorisine sokmamıza neden oluyor.

Serkan Çataltaş

1987 Yılında Malatya'da doğdu. Netaş'ta çalışmalarına devam etmektedir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir