Mobil

Android’e Geçme Nedenleri

Akıllı telefon almak ya da mevcut akıllı telefonu değiştirmek isteyenlerin genelde kafası karışık: “iPhone mu alsam, Android mi?” Bu felsefi sorunun yanıtını bu hafta iPhone’un yapamadıklarında arıyoruz.

Mahalle baskısı hayatın her alanında var. Akıllı telefon tercihlerini de bundan bağımsız düşünemeyiz. Hiç de ucuz cihazlardan bahsetmiyoruz bu arada. Dolayısıyla kişiler (ruhsal sağlıklarını muhafaza etmek adına) kendi yaptıkları tercihin doğruluğuna inanmak zorunda hissediyor ve genelde arkadaşlarına da aynı doğrultuda coşkulu tavsiyeler veriyor. Hiç iPhone 5 ya da Galaxy S4 satın alıp, “Ben ettim, siz etmeyin” diyen bir arkadaşınız oldu mu?

Arkadaşlarınızı tek kulak ile dinleyin, ancak unutmayın birbirine çok yakın cihazlardan bahsediyoruz.
iPhone ve Android telefonları eş zamanlı kullanan bir teknoloji oburu olarak şunu söyleyebilirim:
Kullanıcı deneyiminin bir diğerinden daha iyi olduğunu iddia etmek yersiz. Satın alım kararı subjektif beklentiler ve ihtiyaçlar düşünülerek verilmeli.

Bazen küçük bir tasarım detayı bile müşterinin kararını etkileyebiliyor. Ancak zevkler ve renkleri bir kenara koyarsak; kolay anlaşılır bir işletim sistemi arayüzü, daha geniş ve stabil bir uygulama eko sistemi, başparmak ile ekranın her yerine ulaşabilme zaferi gibi beklentilere sahip olanlar için iPhone daha uygun.

Bir işletim sisteminde irili/ufaklı veya işlevsel/göz boyayıcı özellikler görmek isteyenler ve “Gmail hesabına bir kere giriş yapayım, tüm Google ürünleri benim olsun” diyenler ise Android’e yönelmeli.

‘Hmmm ilginç’ diyenlere…

Piyasada sayısız Android modeli mevcut. iPhone’a alternatif olabileceklerin sayısı ise bir elin parmaklarını geçmez. Su geçirmeyen Sony Experia Z, tasarımı ve fotoğraf kalitesi ile öne çıkan HTC One, Samsung’un peynir ekmek gibi satan S4 modelini bunlara örnek verebiliriz.

Bu hafta üst sınıf Android cihazlarda olup, iPhone’da yer almayan bazı noktaların altını çizeceğim. Bu bir “Android’e geçin!” çağrısı değil. “Bu listedekiler benim için o kadar önemli değil” diyenler iPhone ile, “Hadi ya, hmmm ilginç” diye içinden geçirenler ise Android ile daha ciddi düşünebilir.

1- Pil değiştirmek
iPhone klasmanındaki Android cihazların pil ömrü iPhone’lara göre zaten oldukça uzun.  Samsung Galaxy S4’ün pilini bitirirseniz, yedek bataryayı takabiliyorsunuz. iPhone için ise şarj eden kılıflar, yarım yamalak güç sağlayan ara çözümler ile yetinmek durumundasınız. Pil krizleri Android’lerde daha ender görülüyor.
2- Hafıza kartı takabilmek
Sadece pili değil hafıza kartını da telefona takmak mümkün. HTC One ve iPhone’da olmayan bir özellik bu. Kartlar sadece cihazın belleğini yükseltip telefonu güçlü bir harici disk haline getirmekle kalmıyor, farklı içeriklerle, kartlarla, farklı mekan/şartlarda çalışabilme imkanını getiriyor.
3- Kolay dosya aktarımı
iPhone kullanıcıları için sorunlardan biri dosya transferinin Drogba transferinden daha zor olabilmesi. Android’de standart bir USB kabloyu telefona takıp bilgisayardaki dosyaları telefona aktarmak çok fazla pratik.
4- Ana ekranı canlandırmak!
Android’de ana ekrana widget’lar ekleyerek sizi en çok ilgilendiren bilgileri ilk ekrandan takip edebilirsiniz. Bu widget’lar meteoroloji, haberler, altın fiyatları, trafik durumu, data kullanımı gibi birçok alandan seçilebiliyor.
5- Aynı ekranda iki uygulama…
Android telefonlar aynı anda iki uygulamayı ekranda gösteren multi-window modunu destekliyor. İki uygulamada gidip gelirken yoruluyorsanız bu özellik size göre.

Serkan Çataltaş

1987 Yılında Malatya'da doğdu. Netaş'ta çalışmalarına devam etmektedir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir